Travma Deneyiminin Tekil'liği Üzerine
- Klinik Psk. Dr. Felek Yoğan
- 24 Şub 2024
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 3 Mar 2024
Kolektif olarak yaşanan bir travma deneyimine “evet bu durum bir travmadır” demek ve konuyu bu etiketle kapatmak kulağa nasıl geliyor? Örneğin, “soykırım” bir travmadır. Evet. Ama her bir özne için travma olarak adlandırılan bu durum benzer bir şekilde mi yaşanmaktadır? Örneğin, soykırıma maruz kalmış bir hasta bir terapi/analiz seansına gittiğinde evet soykırımdan bahsedecektir. Ama başka şeylerden de bahsedecek midir? Şu alıntıdaki örneğe bakalım:
“Soykırımdan kurtulan bir çocuk, tedavisinden yıllar sonra kendinden bile keskinlikle sakladığı bir sırrını açmıştı; annesi ve küçük kardeşi ile beraber tutulduğu toplama kampındaki ‘gerçek’ travmasını. Bir gece, kardeşi ve annesiyle beraber uyuduğu buz gibi soğuk ve karanlık odada titreyerek uyanmış ve annesinin bir şeyi eski gazete kağıtlarıyla örtmekte olduğunu görmüştü… Annesinin üstünü örttüğü, kız kardeşiydi. Bunu anlayarak olayın kendisi için ne anlam ifade ettiğini ilk kez anlayabilmişti.” *
Yukarıdaki örnekteki kişi için “bu kişinin travması soykırımdır” dersek ve özneyi belirli bir anlatımın ötesini konuşması yönünde teşvik etmezsek hikaye burada sona erecektir. Ama özneyi dinlersek, duymaya çalışırsak, anlattığının daha da ötesi olabileceğine yönelik bir şekilde onu konuşmaya teşvik edersek özne katman katman hikayesini açacaktır.
Bazı “travmatik” olarak adlandırılan durumlar kolektif olarak yaşansa da travma deneyimi tekil’dir. Analitik bir terapi süreci bu tekil hikayenin duyulduğu, dil üzerinden bu hikayenin yeniden inşa olduğu bir alandır. Bu yeniden inşa süreci ise travmatik semptomlara sahip özne üzerinde iyileştirici bir etkiye sahiptir.
* Bu alıntı "Psikanaliz Yazıları" isimli serinin "Bireysel ve Toplumsal Travmalar I’" sayısında yer alan Joseph Triest’in “Travmanın bireysel ve kolektif boyutları: Bilinçdışı kabus gerçeğe dönüştüğünde” isimli yazısından alınmıştır.
Comments